"İstanbul 2014’te Dünyanın Lojistik Başkenti olacak"

"İstanbul 2014’te Dünyanın Lojistik Başkenti olacak"
(hizmetix.com.tr) Okunma Sayısı : 2219

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği Başkanı Turgut Erkeskin, 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında UTİKAD’ın ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenecek olan FIATA Dünya Kongresi 2014 İstanbul öncesinde, Türkiye’de lojistik sektörünün durumu ve kongre hazırlıkları hakkında Hizmetix’in sorularını yanıtladı.

Öncelikle bir röportajınızda "UTİKAD, lojistik alanında her şeydir" söyleminde bulundunuz. Okurlarımız için biraz açar mısınız bu söylemi? Küreselleşme, teknolojinin gelişmesi, iş olanaklarının artması gibi gelişmeler her şeyi değiştirdiği gibi tanımlamaları da değiştiriyor. Gelişen taşımacılık sürecimizde de UTİKAD 2000’li yıllarda "Lojistik" kavramını sektöre kazandırdı. Bunu açacak olursak, bir ürünü kaynağından yani tedarikçisinden nihai tüketicisine kadar yürütülen sürecin yönetiminden bahsediyoruz. Bu süreç; denizyolu, havayolu, karayolu, demiryolu ve multimodal taşımacılığın hepsini içinde barındırıyor. 1986 yılında kurulan UTİKAD, Türkiye’de ve uluslararası alanda kara, hava, deniz, demiryolu, kombine taşımacılık ile lojistik hizmetler üreterek taşıma organizasyonunu üstlenen ve 400’e yakın şirketi aynı çatı altında toplayan bir sivil toplum örgütüdür. Bundan dolayıdır ki biz kendimizi biraz daha farklı bir konumda tanımlıyoruz ve lojistik konusunda "UTİKAD her şeydir" diyoruz.

Lojistik sektörünün demiryolu taşımalarında hedef büyüttüğünü söylediniz. Bu hedefler neler? Taşıma, lojistiğin en önemli bileşenidir. Her bir taşımacılık sisteminin taşıma maliyetleri, taşıma şekilleri, taşıma mesafesi farklıdır. Demiryolu taşımacılığı; tek seferde taşınan yükün miktarı, maliyet gibi unsurlarda sağladığı avantajlarla, son yıllarda lojistik sektörü içerisinde öne çıkan taşıma modlarından biri haline geldi. Dünya örneklerine baktığımızda özellikle Amerika kıtasında ve Avrupa’da demiryolu taşımacılığının çok yüksek oranda kullanıldığını görüyoruz. Yine aynı şekilde Rusya ve Çin’de de çok ciddi demiryolu kullanımı söz konusu… Bu ülkelerin geneline baktığımız zaman, en karakteristik özelliğinin; sahip oldukları geniş yüzölçümlerine paralel olarak ülke içindeki yük taşımacılığında uzun mesafeleri daha kolay kat etmeleri olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemize baktığımız zaman ise Türkiye’nin demiryolu alt yapısının gelişmesi için önemli bir potansiyele sahip olduğunu görmekteyiz. Demiryolu taşımacılığı alanındaki bu potansiyelimiz sadece Türkiye içindeki taşımalarda değil, yurtdışı taşımalarımızda da söz konusu. Avrupa ile olan dış ticaretimizin taşınmasında demiryolunun tercih edilmesi ve demiryolu üzerinden gerçekleştirilen intermodal taşımacılık servislerinin kullanılması önemli bir yer teşkil ediyor. Bizim devamlı altını çizdiğimiz bir diğer önemli konu ise Çin ihracatının Avrupa’ya demiryolu ile Türkiye üzerinden taşınması… Kars, Tiflis, Bakü Demiryolu Hattı zaten Bakü’den Çin’e kadar var olan demiryolunu Türkiye’ye bağlamış olacak. Marmaray üzerinden de Avrupa’ya bağlanabiliyoruz. Dolayısıyla çok rahat bir şekilde Çin’den çıkan bir tren bloğu; Türkiye’ye ulaştıktan sonra demiryolu bağlantısıyla Avrupa’ya ya da Mersin, İskenderun Limanları üzerinden denizyolu bağlantısıyla Afrika ülkelerine, Akdeniz’deki Güney Avrupa ülkelerine varabiliyor. Bu imkânları arka arkaya koyduğunuz zaman çok ciddi bir demiryolu taşımacılık potansiyelimiz olduğunu görüyoruz. Genellikle lojistikte değişmez bir kural vardır: Mutlaka alternatiflerin bulunması gerekir. Çinle Avrupa arasında olan demiryolu bağlantısı Rusya üzerinden gidiyor. İşte bu anlamda da Çin Avrupa arasındaki tedarik zincirinde alternatifsiz kalmamak için Türkiye’nin de çok önemli bir avantaj sunabileceğini görüyoruz. Bu "Demir İpekyolu Projesi" adını verdiğimiz bir proje. Bir de çok yakın zamanda Pakistan ile Çin arasında bir demiryolu hattı kurulması anlaşması imzalandı. Bu devreye girdiğinde ise Pakistan-İran-Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşılabilecek.

Intermodal Taşımacılığın gelişmesi gerektiğini açıkladınız. Bu gelişim nasıl sağlanacak? Türkiye’de intermodal taşımacılığın geliştirilmesi kesinlikle şart. Bunun için öncelikle bir intermodal taşımacılık kültürü geliştirilmesi ve firmalarımızın da buna güvenmesi gerekir. Demiryolu taşımacılığı uzun yıllar göz ardı edildiği için bizim gözlemlediğimiz kadarıyla dış ticaret firmalarımız da demiryolu taşımacılığında intermodal sistemin kullanılmasına dair bir takım endişeler taşıyor. Ancak intermodal taşımacılığın zamanında teslim, düşük maliyet avantajlarının yanında verimli ve çevre dostu yaklaşımını gören özellikle büyük ölçekli firmalar bu endişeleri geride bırakmaya başladı. İntermodal taşımacılığın yaygınlaşması amacıyla TOBB önderliğinde kurulan, UTİKAD’ın da ortakları arasında yer aldığı Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar A.Ş (BALO) gibi şirketlerin yaygınlaşması gerekiyor. BALO’da ilk seferimizi 8 Eylül’de Manisa’dan hareket ettirdik. Yola çıktığımızda, haftada iki trenle başlamıştık şu anda haftada 3 tren, önümüzdeki yıl 5 ve daha ilerleyen dönemlerde de bunu haftada 10 trene çıkarmayı planlıyoruz. Seferlerimizde söz verdiğimiz sürelerde teslimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Şu anda sunduğumuz 45’lik HC PW konteynerler, karayolunda kullanılan treylerlerin aldığı kadar yükü alabilen yapıda yeni nesil konteynerlerdir. Hem iyi bir alternatif hem de güvenilir bir sistem olarak özellikle büyük ölçekli firmalar tarafından tercih edilmektedir. BALO’nun geliştirdiği bu sistem; hem navlun olarak avantaj sağlamakta hem de yüklerin zamanında ulaşmasını sağlamaktadır.

Bu yılın başında ADR Yönetmeliği Türkiye’de de uygulanmaya başlandı. 2018 yılına kadar ise Türkiye’deki mevcut 20 bin aracın tamamının kademeli olarak ADR standartlarını karşılaması gerekecek. Peki Türkiye altyapı olarak buna hazır mı? ADR konusunda yeterli insan kaynağına sahip miyiz? Yurt dışı taşımacılığında bu yeni bir sistem değil. Özellikle yurt dışı taşımalarımız, ADR kapsamındaki ülkelere yapılmakta olduğundan, zaten bu teknik özellikleri gösteren araç ve şoförleri kullanıyorduk. Ama ADR’yi imzalamakla beraber yurt içi taşımalarında, terminal operasyonlarında, liman operasyonlarında da kullanmaya başlayacağız.

Yurt dışı kısmında şu an için bir problem gözükmüyor çünkü zaten uyumlu olduğumuz, çalıştığımız bir yapı mevcut. Ama yurt içi sistemde, 20 bin araç parkı söz konusu ve bunların ADR uyumluluğu maalesef yok. Bu değişimi şu anda ön görülen tarihe göre 1 Ocak 2018’e kadar tamamlamamız lazım. Bu değişim kaçınılmaz ve olması gereken bir süreç.

Buradaki en büyük problem bu geçiş sürecinde firmaların sahip olduğu finansal kabiliyetlerin, araç filolarını yenilemeye, değiştirmeye imkân verip vermeyeceği noktası. Şu anda yeni giren araçların, mutlaka ADR uyumlu olması lazım. Yeni girişlerde bir problem yok, bu konuda araç parkı anlamında çok ciddi bir kaos beklemiyoruz. Öte yandan eleman yapısına baktığımız zaman; maalesef bu konuda eğitimli elemanlarımızın olmadığını söyleyebiliriz. Şu anda eğiticilerin eğitimi üzerine çalışılıyor, seminerler, kurslar düzenleniyor. Bunun sonucunda mutlaka eğitimli insan gücü de oluşacak. Önemli bir süreç, sektör bu sınavdan da başarıyla geçecek diye umuyoruz. Bu konuda UTİKAD da eğitimleri ile sektöre yol gösterici olmaya devam ediyor.

FIATA 2014 İstanbul düzenlenecek hazırlıklar ne aşamada? Hedeflenen nedir? Hazırlıklar hakikaten hummalı bir şekilde devam ediyor. İçerik kısmının yanı sıra; büyük ilgi gerektiren bir de konaklama, ulaşım, sponsorlar, basın gibi organizasyon aşaması var. 100’ün üzerinde ülkeden, çok sayıda katılımcı bekliyoruz. Geldiğimiz noktada da kongreye ilgi yoğun.

Aslında bu UTİKAD için sadece bir lojistik kongresi içeriği de değil, bir taraftan da ciddi bir turizm organizasyonu. Kongre vasıtasıyla biz sadece lojistiğimizi değil, Türkiye’yi de tanıtma görevini de üstleniyoruz. Çalışmalarımızda sponsorlarımızın desteği de çok önemli bir yer tutuyor. Bilindiği gibi Avrupa’nın öncü lojistik şirketlerinden Ekol Lojistik, kongremizi Ana Sponsor olarak desteklemektedir. Platin Sponsor olarak yine sektörün önemli isimlerinde Arkas Lojistik, Bronz Sponsor olarak ise Turkish Cargo’nun katkı verdiği kongremize, yakın zamanda yeni sponsorlar eklemeyi bekliyoruz.

Bununla beraber kamu destekleri de alıyoruz. Ulaştırma, Ekonomi, Maliye, Gümrük ve Ticaret Bakanlıklarımız da konuya hassasiyet gösteriyorlar. İstanbul Ticaret Odası’nın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de çok ciddi destekleri mevcut. Kongre için yurt dışından beklediğimiz Bakanlar da var. Malezya’dan, Ukrayna’dan İran’dan kongremize bakan düzeyinde katılımlar olacak. Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Gümrük Örgütü ve Dünya Bankası gibi kurumların yetkilileri de "Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme" mottosuyla 13-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek FIATA Dünya Kongresi 2014 İstanbul’u takip edecekler. Kongremizin, Türkiye için muazzam bir tanıtım hareketi olacağına inanıyor ve diyoruz ki; "2014 Dünya Lojistik Başkenti İstanbul"