LOJİSTİKÇİLER ZORU BAŞARIYOR

LOJİSTİKÇİLER ZORU BAŞARIYOR
(Unibusiness) Okunma Sayısı : 1517

Dış ticaret ve ekonominin gidişatına paralel bir gelişim gösteren lojistik sektörü yalnızca ülke içindeki koşullardan değil, bölge coğrafyasında yaşanan her türlü olumlu ya da olumsuz gelişmeden etkileniyor. Suriye ve Irak'ta devam eden çatışmaların etkisini son yıllarda zaten yaşayan sektör, 2016 yılına Rusya krizi ile başladı. 15 Temmuz sonrası bekleme sürecine girdi, döviz kurlarıyla dalgalandı… Her şeye rağmen ayakta kalmayı başaran sektör uluslararası karayolu ve RO-RO taşımalarında sefer sayılarını artırarak 2016 yılını tamamladı.

Türkiye GSYİH’sinin yüzde 12-13’ünü oluşturan lojistik sektörü 200 milyar Dolarlık bir hacme sahip. 100 milyar Dolar’ın üzerinde ciro büyüklüğü bulunan sektör, Dünya Bankası tarafından yayınlanan Lojistik Performans Endeksi’nde 34’üncü sırada yer alıyor. Coğrafi konumu itibariyle oldukça yüksek lojistik potansiyele sahip olmakla birlikte bölge coğrafyasında yaşanan sorunların çoğunlukla taşımaları imkansız hale getirmesi ve doğudan batıya gerçekleşen ticaret akışında alternatif güzergahlar karşısında Türkiye’nin rekabetini artırıcı adımları henüz tam olarak atamamış olması, sektörün gelişimi önünde önemli bir engel olarak duruyor. Altyapıdaki eskilikler, gümrüklerde beklemeyi artıran uzun işlem süreleri, sınır geçişlerinde yaşanan uzun kuyruklar, demiryolunun yük taşımalarda yeterince kullanılamaması sektörün gelişimi adına önemli engeller olarak karşımıza çıkıyor. Ancak hali hazırda devam eden ulaştırma projelerin önümüzdeki dönem için umut vaat ettiğini söyleyebiliriz. Hava kargoda Türkiye’yi önemli bir hub yapması beklenen üçüncü havalimanı, kısa sürede tamamlanması beklenen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi, Van Gölü geçişi gibi projelerin yanında 2017’de yasalaşması beklenen ve gümrük işlemlerini kolaylaştıracak yeni Gümrük Kanunu, demiryolunda serbestleşme sürecine girilmesi, Lojistik Master Planı’nın hazırlanıyor olması gibi faktörlerin lojistik performansı artırması bekleniyor. Türk lojistik sektörü için önemli konulardan biri de taşıma modları arasındaki entegrasyonun sağlanması. İhracatta yüzde 74, ithalatta ise yüzde 95,4 ile denizyolu taşımacılığı tercih ediliyor. Yine ihracatta denizyolu taşımacılığını yüzde 24,5 ilekarayolu, yüzde 1 ile havayolu ve yüzde 0,5 ile demiryolu izliyor. İthalatta da yüklerin yüzde 4’ü karayolu ile taşınırken demiryolu yüzde 0,5 oranında tercih ediliyor.

 BÖLGEDEKİ SİYASİ GERİLİM VE ÇATIŞMALAR SEKTÖRÜ ETKİLİYOR

Söz konusu uluslararası taşımalar olduğunda, sektörün geleceğini etkileyen pek çok parametre sıralanabilir. Ülkelerin kendi iç istikrarları ve ekonomileri dışında, dünya ticaretindeki gelişmeler ve hatta ticaret yapılan ülke ve bölgelerdeki siyasi gerilim ve çatışmalar ticari akışı direkt olarak etkilediği için lojistik akış üzerinde de ciddi etkiye sahip. Türk lojistik sektörü de Türkiye’yi çevreleyen coğrafyadaki olumsuz siyasi ve ekonomik konjonktürün getirdiği kayıpları son yıllarda ciddi şekilde yaşadı. Suriye ve Irak’taki siyasi istikrarsızlık ve çatışma ortamının bu ülkelerle olan ticaretimiz ve dolayısıyla lojistik akışı üzerindeki olumsuz etkilerini son yıllarda taşıma rakamlarında da net bir şekilde gördük. Yine uluslararası siyasi gerilimlerin her şeyden önce ekonomi ve lojistik sektörüne olan etkisine 2016 yılı başında Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrasında tanık olduk. Yılın son aylarında doların hızlı yükselişi ve kurlardaki dalgalanma ile yavaşlayan ihracatın, taşımalar üzerindeki olumsuz etkisini de unutmamak gerekiyor.

LOJİSTİK EKONOMİYE PARALEL GELİŞİYOR

Lojistik sektörünü ekonomiden ayrı düşünmek ve değerlendirmek imkansız diyebiliriz. Bu nedenle Türkiye lojistik sektörünün 2016 yılı rakamlarına bakmadan önce Türkiye’nin 2016 yılı dış ticaret verilerine biraz göz atalım. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın resmi olmayan dış ticaret verilerine göre 2016 yılında Türkiye’nin ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 0,84 azalarak 143 milyar 814 milyon Dolar’dan 142 milyar 610 milyon Dolar’a geriledi. Bu dönemde ithalat da yüzde 4,17 azalışla 207 milyar 226 milyon Dolar’dan 198 milyar 577 milyon Dolar’a düştü. Dış ticaret hacmi geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 2,81 gerileyerek, 351 milyar 41 milyon Dolar’dan 341 milyar 187 milyon Dolar’a indi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 2015’te yüzde 69,4 iken 2016’da yüzde 71,8’e yükseldi.

 TOPLAM TAŞIMALARDA YÜZDE 1 DÜŞÜŞ OLDU

Başta komşu pazarlar olmak üzere siyasi gerilim ve çatışmaların etkisiyle ticari akışta yaşanan ciddi aksamalara rağmen toplam 28 adet sınır kapısından gerçekleşen karayolu ve RO-RO taşımalarında daralma, beklenenden az oldu. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) tarafından yayınlanan verilere göre; ithal ve ihraç taşımalar için yerli ve yabancı plakalı araçlarla toplam 2 milyon 100 bin 934 sefer gerçekleştirildi. Bu rakam 2 milyon 121 binden fazla seferin gerçekleştiği 2015 yılına oranla yüzde 0,9 oranında küçük bir daralmaya işaret ediyor.

İHRAÇ TAŞIMALAR ARTTI, İTHAL TAŞIMALAR AZALDI

Sadece ihraç taşımalar özelinde bakıldığında ise Türkiye’den yerli ve yabancı plakalı araçlarla gerçekleşen taşıma rakamı 2015 yılında 1.4 milyonun üzerinde gerçekleşmişken 2016 yılında yüzde 1,5 gibi küçük de olsa artış ile 1.5 milyon seferin üzerine çıktı. Tüm zorluklara rağmen farklı pazarlara açılarak ya da alternatif güzergahlar oluşturarak taşımaları gerçekleştiren sektörde, ihraç taşımaların 1.2 milyon seferden fazlasını Türk taşımacıları gerçekleştirdi. İhraç taşımalarda ağırlık Türk plakalı araçlarda olmakla birlikte yabancıların ihraç taşımalarından aldığı pay yükselişini sürdürdü. Bu pay, 2016 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 5 artış ile 312 bin 069 sefere çıktı. 2016 yılında ithal taşıma sefer sayısı ise yerli ve yabancı plakalı araçlar toplamında 583 bin 288 olarak gerçekleşti. Bu rakam 625 bin 517 sefer olarak gerçekleşen bir önceki yıla göre yüzde 6,8 civarında bir azalmayı işaret ediyor. İthal taşımalarda yerli ve yabancı araç pazar paylaşımı da yabancıların lehine gelişiyor. İthal taşımalarda 370 binden fazla sefer yerli araçlarla yapılmış olmasına karşılık bir önceki yıla göre Türk plakalı araçlar ithal taşımalarda yüzde 13 pazar kaybederken yabancı plakalı araçların payında yüzde 6 artış yaşandı. Türk karayolu taşıma sektörü Avrupa’ya göre oldukça büyük ve güçlü olmasına rağmen özellikle sınır geçişlerinde Türk plakalı araçların yaşadığı zorlukların ve yıllardır çözülemeyen belge ve kota sorununun bu değişimde etkili olduğunu görüyoruz...