TRANSİT GEÇİŞ SORUNLARI VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNE YANSIMALARI

Türkiye; coğrafi konumu itibariyle kıtalar arası bir lojistik üs konumundadır ve uluslararası ticaretin akışında stratejik bir öneme sahiptir. Avrupa kıtası ise ticaretin en yoğun yaşandığı bölge olarak Avrupalı sermaye ile iş yapan Ortadoğu, Orta Asya, Yakın Doğu, Kafkaslar gibi bölge ülkeleri için hem çıkış hem de varış noktası olarak önemli bir geçiş bölgesidir.
Türkiye, Avrupa’nın sınır komşusu olarak bu yoğun ticari trafiğin ve lojistik akışın en kilit ve orta noktasında bulunmaktadır. Dolayısıyla bugün halen çözüme kavuşturulamamış transit geçiş sorununu en yoğun şekilde yaşayan ve büyük maddi zararlar ve mağduriyetler yaşayan taraf olmaya devam etmektedir. Türkiye genel ihracatının yüzde 50’si, buna bağlı olarak ithalatın ise yüzde 70’e yakını Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile gerçekleşmektedir. Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki karşılıklı taşımalar dışında, AB ülkelerinden transit geçiş kotaları nedeniyle de ciddi ticari kayıplar yaşamaktadır.
İHRACAT YÜKLERİNDE YABANCI TAŞIMACILARIN PAYI ARTIYOR
Türkiye-AB arasında 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gereğince, 1 Ocak 1996’da son aşamaya getirilmiş olan Gümrük Birliği bugün gerektiği gibi işlememekte, Gümrük Birliği’nin temelini oluşturan “malların serbest dolaşımı” ilkesi 28 AB ülkesi tarafından farklı gerekçelerle uygulanmamaktadır. AB ülkeleri dışında 15 ülke de Türkiye’ye taşıma kotası uygulamaktadır. Sektörün en temel sorunlarından olan taşıma kotaları nedeniyle, Türkiye, pazarda rekabet gücünü kaybetmekte, artan maliyetler nedeniyle ciddi ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Uygulanan geçiş kotaları sorununu yaşamayan yabancı taşımacılar ülkemizin ihracat yüklerini 3. ülkelere taşıyarak ülkemiz sektörü aleyhine ciddi bir gelir elde etmektedir. Yabancı ülkeler, Türkiye’deki maliyet artışlarına maruz kalmamak adına bu ülke araçlarını tercih etmektedir. Özellikle Romanya ve Bulgaristan menşeili araçlar ülkemiz üzerinden geçerek binlerce taşıma gerçekleştirerek, esasen Türk şirketlerinin yapması gereken güzergahları ele geçirmektedir. Transit geçiş kısıtlamaları, taşınan mal açısından, maliyeti artırıp söz konusu malın pazar fiyatını yükselttiğinden, ciddi bir rekabet hukuku ihlaline de yol açmaktadır. Avrupa Komisyonu, 1/95 sayılı OKK’nın açık 66. Maddesi hükmüne aykırı olarak, ABAD kararlarını uygulama sahasından çıkartmaya zorlamaktadır. Dolayısıyla Türk taşımacılarının ve bağlı dış ticaret ürünlerinin mutlaka ABAD içtihadları paralelinde yürütülmesi gerekmektedir.
AB’NİN TEK TARAFLI YAPTIRIMLARI 3. ÜLKELERE CESARET VERİYOR
Kaldı ki, transit taşımacılığı AB’nin ve Türkiye’nin taraf oldukları GATT ve DTÖ kurallarının açık ihlali ile engellenmektedir. Bu ihlaller ve tek taraflı yaptırımlar, AB dışındaki üçüncü ülkelere cesaret vermekte, Türk nakliyecilerine karşı ayrımcı tutumlar sergilemelerine neden olmaktadır. İtalya’nın ülkemize uyguladığı transit geçiş kotaları nedeniyle sektör şirketleri İtalyan limanlarından Ro-Ro kullanmak zorunda bırakılmaktadır. İtalya, 2008 yılından beri ülkemize kota artışı yapmamıştır. Oysa ki, kotasız geçiş hakkı olan ülkeler batıya herhangi bir ek maliyete katlanmadan geçebilmektedir. AB ülkelerinin uyguladığı geçiş kotalarının yanında, Türk taşımacıları ayrıca Avrupa ülkelerinden sadece transit geçmek için dahi fahiş transit ücretler ödemek zorunda bırakılmıştır. 2014 yılı başlarında Bulgaristan ile transit krizi yaşanmış ve mevcut geçiş anlaşmasına göre, 250.000 adet gönderilmesi gereken transit belgenin, Bulgaristan tarafından sadece 5.000 adedinin göndermesi nedeniyle Türkiye-Bulgaristan geçişleri bloke olmuş, gecikmeler, bozulmalar ve mal zararları nedeniyle nakliyeciler ciddi zararlara uğratılmıştır.
ÜLKELER DEĞİŞİYOR ANCAK KEYFİ UYGULAMALAR AYNI
Lojistik hizmetleri ülkemizin toplam hizmet ihracında ikinci sırada yer almaktadır. Lojistik sektörü kendisine bağlı yan sektörlerle birlikte 400 bin kişiye istihdam sağlamaktadır. 2013 yılında Batı ülkelerine yapılan ihracat taşımaları önemli bir artış göstermesine rağmen bunda Türk plakalı araçların katkısı yüzde 15 gerileme göstermiştir. Bu azalma ayrıca ciddi bir işten çıkarma ve istihdam sorununu da beraberinde getirmektedir. AB ülkeleri dışındaki komşularımızla da ciddi geçiş sorunları yaşanmaktadır. Son dönemde İran, ülkemize ciddi bir ek geçiş ücreti uygulayarak bu hattın kullanımını adeta imkansız hale getirmiştir. İran, transit geçişin önüne geçerek kendi lojistik pazarını kurmak ve Türk firmaların İran sonrası güzergahı kendi taşımacılarına vermelerini istemiştir. Bu nedenle de kasıtlı olarak araçlara sıra bekletilmiş ve ek vergiler uygulanmıştır. Tüm bu bölgelerde Türk araçlarına keyfi olarak uygulanan geçiş engelleri sorunu, maalesef sektörün güncel gündemindeki yerini korumaktadır. Sektör, her dönem başka bir ülkenin geçiş rejimlerindeki değişik uygulamaları ile karşı karşıya kalmaktadır...